25 Ocak 2014 Cumartesi

Jukebox -Kayahan's Playlist

Jukebox'ın yeni konuğu Kayahan Uluş. Kayahan müzikle yaşayan bir adam. Müzik onun için çok önemli -ki müzik sevgisini dijital platforma taşıdığı/favori parçalarını paylaştığı Analog Radyo adında bir blogu var. Mesela bugünün şarkısı Travis'in klasikleşmiş şarkısı "Sing".Cumartesi gününü müzikle dolu geçirmek, Travis'den Sing'i ve diğer favorilerini dinlemek için Kayahan'ın blogunu takibe alabilirsiniz. Takip için adres analogradyo.tumblr.com

***
Kayahan'ın fashionandgustoblog için paylaştığı kış playlistinden favorim Ólafur Arnalds - Near Light ve yeni keşfi Birdy'den People Help The People. Bakalım sizin favoriniz hangisi olacak? Kayahan playlistiyle karşınızda.





Jukebox için çalacağın 3 parça*

Bu kış playlistindeki favori 5 parçan*
Genellikle kış günü evde ya da sokakta içimi ısıtacak ve ritim tutturacak şarkılar dinlemeye çalışırım.

Yeni keşfettiğin isimler/müzikler var mı bizle paylaşabileceğin*
Yeni keşfettiğim isimlerden Parov Stelar’dan özellikle “The Princess Part One, Part Two ve The Art of Sampling” albümlerini , 
People Help The People” single’i ile keşfettiğim Birdy’nin son albümü Fire Within’i ve son zamanlardaki en büyük keşfim enstrümantal müzik yapan God is An Astronaut'u tavsiye ediyorum. Özelikle dinlenmesi gerekenler ise; “All is Violent, All is Bright ” ve “Lost Kingdom

  "Mutlaka dinlemeli" dediğin bir albüm var mı*
Cennetten gelen grup yani nam-ı değer Coldplay’in bütün albümleri demek isterdim ama son albümleri Mylo Xyloto ile adeta zirve yaptılar. Yeni başlayanlar içinse; X & Y albümleri.

Önümüzdeki aylarda “kaçırılmayacaklar" listene eklediğin bir konser/etkinlik var mı*
Genellikle yeni sanatçıları keşfetmek/dinlemek için Salon'un konserlerini takip ediyorum. 21 Şubat’taki Tunng konseri ile 22 Mart’taki Yuck konseri listeme eklediğim/merakla beklediğim konserler.

23 Ocak 2014 Perşembe

1 Şehir 1 İnsan: Berlin

Avrupa'da dolaşmaya devam. Bu kez istikamet Almanya'nın başkenti-Avrupa'nın yeni hip adresi Berlin. Rehberimiz ise Instagram'da fotoğraflarının/blogunda ve Çok Gezenler Kulübü'nde yazılarının sıkı takipçisi olduğum, blogger Hazal Yılmaz nam-ı diğer @anlamaramaHazal Yılmaz'ın önerileri sayesinde Londra'da o kadar çok orjinal mekan ile tanıştım ki! Özellikle de Brick Lane'de. Ne kadar teşekkür etsem az. Yazımı teşekkürlerimi sunarak sonlandırırken daha fazla sözü uzatmadan sizi Hazal Yılmaz'ın Berlin'i ile başbaşa bırakıyorum.


 3 kelimeyle Berlin*
Kozmopolit, Yaratıcı, Uykusuz

Berlin'de yapmaktan en çok keyif aldığın 3 şey*
Berlin pazar günleri de yaşar. Bu yüzden çok seviyorum. Sabah Mauer Park’taki bit pazarına gidip kitap, Cd, kıyafet, sanat baktıktan sonra Anne Blume kahvesinde kahvaltımı ederim. Öğleden sonra istikamet kışın bit pazarları düzenlenen, yazın suni bir parti kumsalına dönülen Badeschiff.  

Otel/ tasarım ofisi /dükkan /yaşam alanı. Berlin'deki Michel Berger Hotel 2014'te trend olacak çok kapsamlı üretim merkezleri kategorisinde türünün ilk örneklerinden biri. Sen odanı ayırt, biz cokgezenlerkulubu.com'da Berlin rehberini yaptık. www.michelbergerhotel.com 

Avrupa’nın en yeni adetlerinden biri “burası mı, yan taraf mı, nereden gireceğiz şimdi?” diye panik içinde aranan barlar. 
Maksat: Bilen gelsin, yoldan geçen içeri dalıp kalabalık yaratmasın, kısaca turisti az, müdavimi bol olsun. Bunun için Berlin’in en eskilerinden Green Door’la tanıştırmak istedim seni. Pencereler kadife örtülerle sıkı sıkıya kapanmış olduğundan kapıyı tıklamak, zili çalmak ve beklemek şart. Berlin’e geldiğinde burada sık sık takılan David Bowie’yle henüz karşılaşamadım ama ne yapalım.

Berlin'deki favori adreslerin*
Dünyanın tüm dergilerini bulabileceğin, benim mabedim Do You Read Me? 
www.doyoureadme.de 

Eski bir gardan dönüştürülen modern sanatın merkezi Hamburger Bahnhof

Çok iyi kahve içmek için Ralf The Barn (Auguststr. 58)

Sosis-patates salatası kombosunu devasa bir piknik ortamında tüketmek istersen Prater Garten

Tüm yaratıcı işler birarada konseptine uygun bir mekan daha: Agora Collective. Kahve, serbest meslek erkanları için çalışma alanı, sanatçı stüdyosu, geçici sinema, yoga ve pilates sevenler için spor salonu, 16 Euro verip şefin elinden çıkma romantik yemekler yiyebileceğin restoran, mobilya tasarımcılarının buluşma noktası ve dahası…

Berlin'den önereceğin bir müzik grubu ya da sanatçı var mı*
Önereceğim Neukölln’deki Ä’ya gitmek. Berlin’in tüm parlayan yıldızlarını, iyi müzik yapan ve dinleyen insanlarını burada göreceksin. 

Berlin'i neden tavsiye edersin*
Berlin çocukların ve köpeklerin parklarda dolaştığı, kendini durmadan yenileyen, pek çok ülkeden insanın buluştuğu, yaratıcı enerjisi çok yüksek bir şehir. Toplu taşıma aracının bisiklet, hayatın da pek çok Avrupa şehrine göre ucuz olduğunu düşünecek olursak, bence iyi yaşamak için hemen kalkıp gitmelik bir şehir. Tatile de değil sadece, okula, yaşamaya, ilhamlanmaya.



1 Berlin'de sevdiklerim no:3759. Başınız yukarıda tramvaydan kaçmaya çalışırken karşınıza ne çıkacağını asla bilemiyorsunuz. 

2 Dünyanın en güzel Bloody Marrysini ve ev yapımı guacamole'li nachoları yapan White Trash'in açılmasını beklerken yanındaki bir avluya dalıyoruz. Bir kez daha. Sanat, antika, hayat kapılar ardında.

3 Duvarda İkinci Dünya Savaşı'ndan kalmış kurşunlar görünüyor, üst katlarda terk edilmiş binaların girişlerindeyse kahveler açılıyor. İnternet bedava, latte güzel. Möbel kahvenin adı değil Almanca mobilya demek.

4 Kastanienallee olarak bilinen doğunun barlar sokağındayız. Preter Garden'da sosis - patates salatası- buğday birası. 

5 Önce Klaus gelip de Marilyn'i çiziyor, yanında Day Dream Nation yer açıyor. Ama eser elinde sprey boyasıyla dolaşan bir graffitici işe el atınca kendini tamamlıyor. Güzelsin be. Evimin duvarı olsana.

6 Das Edelweiss, yazın güneşin altında yanmak isteyenlerin, kışın kokteylini alıp kitaplarıyla başbaşa kalmak isteyenlerin, yaz ortasında kış görünce şaşkınlıkla sokakta kalanların yeri.

17 Ocak 2014 Cuma

Simple is Beautiful

Bir çantadan beklentiniz ne olabilir? Alt tarafı bir çanta diyebilirsiniz beyler. Ama öyle demeyin. Çünkü bu çanta başka çanta. Bu çanta Mifland Leather. Öyle böyle değil. İlk görüşte vuruldum-aşık oldum. Ama en çok da aşağıda fotoğrafını gördüğünüz bu güzele.


Bir de el yapımı olduklarını öğrenince - hayranlığım daha da arttı. Minimalist dizayn- kullanılan renkler muazzam. Sadeliğin doruklarında gezinen bu güzeller hem çok "zamansız" hem de çok "cool!"




Bu güzellere daha da yakından bakmak-keşfetmek için mifland.com

İlham almak içinse instagram.com/miflandbrand

16 Ocak 2014 Perşembe

Sıradışı Sanatlar#1

İlham alınası/farklı 2 sanat dalı ve sanatçıyla tanıştıracağım sizi. Bunlardan ilki Londra Catto Gallery'de geçen ay "Denimu" sergisiyle hayli dikkat çeken Denim art sanatçısı Ian Berry nam-ı diğer Denimu. Eserler muazzam, Ian Berry denimle harikalar yaratmış. Kendisini ve işlerini daha da yakından tanımak için: denimu.com/index.htm





Bir diğer farklı ve deli işi sanatsa Tape Art (bant sanatı). Sokak sanatçısı Max Zorn tape art'ın ustası. Max'ı keşfedişim ise daha çok yeni. Deutche Welle'nin lifestyle haber bülteni Euromaxx'de(-ki şiddetle bu programı izlemenizi tavsiye ederim) izlediğim ve işlerini hayranlıkla takibe aldığım isimlerden biri haline geldi Max Zorn.
Tape Art ve Max Zorn hakkında daha fazla bilgilenmek içinse: maxzorn.com 
Max'ın performansını gösteren video içinse sayfanın sonuna.






14 Ocak 2014 Salı

Vintage Days

 Eskinin nostaljisi, güzelliği bi başka. Yaşanmışlıklar-hikayeler hala kıyafetlerin üzerinde -birşeyler anlatmaya çalışıyorlar gibi. Bir nostaljisever olarak bu çekimi büyük bir heyecanla-mutlulukla yaptım. Çıkan fotoğrafları da görünce heyecanım daha da arttı. Kıyafetlerle- Orkun'un ruhu birebir örtüştü. Ortaya müthiş fotoğraflar çıktı.
***
Güzel iş çıkardık.


Fotoğraf/Styling: Murat Can Uysal
Model: Orkun Destici


Bu postu hazırlarken"kıyafetlerin içine şiirler diken sanatçı" haberiyle karşılaştım - ve hemen yeni birşeyler daha keşfetmenin mutluluğunu yaşadım. Blogda da paylaşmak istedim. Kıyafetlerin içine şiirler diken sanatçı ile tanışmak için projelerine şurdan bakabilirsiniz. agustinawoodgate.com/Poetry-Bombing




Tüm kıyafetler ve aksesuarlar Fikriye Vintage

Milan Men Fashion Week Sonbahar-Kış 2014/2015

Milan Men Fashion Week biterken bir başka moda haftası  Paris Men Fashion Week heyecanı içinde Milan'dan favorilerimi paylaşıyorum/ 
En favori marka sıralamamda ise ödülleri paylaştırıyorum.
 Birincilik -Neil Barrett'a geometrik baskılı sweatshirte,
İkincilik -Salvatore Ferragamo Elektrik mavi paltoya
Üçüncülük -Iceberg'in tümüyle-stylingini beğendiğim 2.looka.


MSMG

FENDI

SALVATORE FERRAGAMO

NEIL BARRETT

 PRADA

13 Ocak 2014 Pazartesi

Radar: Fikriye Vintage

Acaba İzmir'de vintage shop var mıdır? sorumla başladı herşey ve bu tip sorularla devam ederken muhabbet arası-şans eseri arkadaşım Orkun hislerime tercüman oldu. Orkun, gel seni bi yerle tanıştırayım dedi. Fikriye Vintage ile. Fikriye Vintage açılalı 4 ay olmuş ve İzmir'de gizli bir vaha. İçeride ise keşfedilmeyi bekleyen çok şey var. Ben de keşif turuna-öncelikle Fikriye Vintage'ın sahibesi/kurucusu Bağcan'la tanışmakla başladım.  Video-röportajla hem Bağcan'ı tanıyalım, hem de Fikriye Vintage'ı.





Fikriye Vintage, İzmir'de Can Yücel Sokak'ın sonunda yer alıyor. Fikriye Vintage'da  kazaktan elbiseye gömlekten küçük aksesuarlara ne ararsanız var ve çok yakın bir zamanda vintage fötr şapka koleksiyonunu  mağazada bulabileceksiniz. Işıklar açıksa- Fikriye Vintage da açık demektir. Fikriye Vintage'a bir uğrayın, Bağcan'la sohbet edin - güzel müzikler eşliğinde vintage havayı soluyun. 







Bu arada küçük bir dipnot: Fikriye Vintage'ın hemen yanındaki Tek Kelime'ye ve hemen çaprazındaki Aksak Lounge'a da uğrayın- ama özellikle perşembe akşamı jazz'ı canlı canlı dinlemek için Aksak Lounge'a.

İzmir'de böyle keyifli mekanların çoğalması dileğiyle:) 

10 Ocak 2014 Cuma

Jukebox- Cansu's Playlist

Jukebox'un yeni konuğu fashionandgustoblogun sıkı takipçilerinden, benim de eski arkadaşım Cansu Fikirdeşici. 
Cansu yeni müzikler keşfetmeyi-orjinal parçalar dinlemeyi çok seviyor. Zaten, Jukebox bölümüne konuk olacağını duyunca heyecanla playlistini paylaştı, Jukebox için favori 3 parçasını sıraladı. Cansu'nun playlisinden favorim Active Child'dan Hanging On. Ama Cuma gecesine yakışan favorimse Nicolas Jaar Remixiyle bir külte dönüşen Heaven.
Bakalım sizin favoriniz hangisi olacak?
Keyifli dinlemeler!




Jukebox için çalacağın 3 parça*

Bu kış playlistindeki favori 5 parçan*

Yeni keşfettiğin isimler/müzikler var mı bizle paylaşabileceğin*
Yeni iki keşfim var.

"Mutlaka dinlemeli" dediğin bir albüm var mı*
Yakın zamanda kendilerini/müziklerini daha çok duyacağımıza inandığım Half Moon Run'ın Full Circle albümü.

Önümüzdeki aylarda “kaçırılmayacaklar" listene eklediğin bir konser/etkinlik var mı*
Açıkçası bir konser yok ama 123'ü bir performansla İzmir'de izlemeyi çok istiyorum.

8 Ocak 2014 Çarşamba

1 Şehir 1 İnsan: Budapeşte

Sıradaki durağımız Orta Avrupa'nın en güzel şehirlerinden biri, Budapeşte. Rehberimiz ise yüksek enerjisi ve gülüşüyle ünlü arkadaşım Tuba Gülle. Geçtiğimiz yıl Erasmus programı sayesinde keşfettiği Budapeşte'nin en alternatif adreslerini fashionandgustoblog için paylaşıyor- önerdiği mekanlarla da hakkını veriyor. Budapeşte'ye sadece ünlü hamburgeri için bile gidebileceğini söyleyen Tuba, "Tuna kenarında bütün şehir ışıl ışılken şarkılar söyleyip içkini içebiliyorsan o şehir özeldir. Bu özel şehir de benim için Budapeşte" diyor.



3 kelimeyle Budapeşte*
Eğlence, Yenilenme, Mutluluk

Budapeşte'de yapmaktan en çok keyif aldığın şey*
Gece Margitsziget adasında, Tuna nehri kenarında oturup şehrin ışıklarını izlemek.

Macaristan'dan önereceğin bir müzik grubu ya da sanatçı var mı*

Favori Macar gruplarım ve şarkılarım
Intim Torna Illegál - Vágjál lyukat a kádba
Parno Graszt ~ Káde shukár
Palya Bea / La Llorona

Tajtékos Szerda - Canarro "Hej Tulipán"

Ve enerjisi hiç bitmeyen neredeyse 10 performansını izleme fırsatı bulduğum: Mc Kemon! 
Dj Zefil feat. MC Kemon - STR8 Hustlin

Budapeşte'deki favori adreslerin*

Szyputnik
Gördüğüm en ilgi çekici parçaların bulunduğu vintage butik. Dünyanın her yerinden toplanmış kolyeler, deri çizmeler, kot şortlar… Aklınıza ne gelirse var ve hepsi neredeyse hiç kullanılmamış gibi görünüyor. Fiyatlar diğer ikinci el butiklere göre birazcık daha yüksek fiyatlı olsa da verdiğiniz bütün paraya değiyor.

Ring Burger
Eğer siz de benim gibi bir burger canavarıysanız sakın Ring Burger’e gitmeden Budapeşte’den dönmeyin. Birçok öneri sitesinin “Macaristan’daki en iyi hamburgerler” listesinde üst sıralarda bulunan, hazır hiçbir ürünün kullanılmadığı Ring Burger'de favorim ise: Full Extra Burger.

Lampas
Herkesin birbirini tanıdığı, yeni gelen misafirlere ise 40 yıllık arkadaş samimiyetiyle yaklaşılan loş bir pub, Lampas. Tek başıma bile sıkça gittiğim Lampas’ta, caz müzikle içilen Palinkalar “İyi ki Budapeşte’deyim” dedirtiyor.

Corvinteto
Tavan aydınlatmaları, birbirinden dinamik dj performansları ile saatlerce dans etmenin yormadığı nadir yerlerden Corvinteto. Kalabalık arkadaş grupları için de ilk seçeneklerden çünkü özellikle havalar ısınmaya başladıysa içkinizi alıp teras katına çıkabilirsiniz. Buradaki dj setler sizi sallanmak suretiyle dans ettirecektir.

Corvinteto’nun yanındaki hamburgerci
Adı var mı bilmiyorum -ki benim için adı“Corvinteto’nun yanındaki hamburgerci”dir -İçeriye en fazla iki kişinin sığdığı, kapısının önünde de bir masa bulunan bu dükkana ilk gittiğimde çok şaşırdım. Çünkü yaptığı hamburger aynı annelerimizin çocukluğumuzda yaptığı hamburgerin tadına benziyor. Hem de yaklaşık 4 TL. Şöyle ki: Sadece bu hamburgeri yemek için bile Budapeşte’ye gidip dönerim.

Instant
Sabahın erken saatlerine kadar eğlencenin devam ettiği Instant kendi içinde 4 farklı club barındırıyor. Hangi tarz müzik dinliyorsanız dinleyin size uygun bir bölüm var. Benim favorim ise bodrum kat. Küçük ve havalandırmasız bir kat olsa da dj performansları bütün olumsuzluğu unutturuyor.

Szimpla
 Cafe, bar, restaurant, konser alanı gibi farklı bölümleri barındıran bu mekanda etrafı incelemekten kafanız karışacak. Çünkü bir duvarda öncelerden kullanılmış paten gömülü dururken diğer duvarda tornavida var. Ve eğer pazar günü erken bir saatte uyanıp Szimpla'ya giderseniz caz performansları eşliğinde kurulan pazardan en taze sebzeleri ve peynirleri bulabilirsiniz.

Pannonia Festivali
İşte 4 ay boyunca en çok eğlendiğim 4 gün. Bu festivalden bahsetmek istiyorum çünkü yerel bir festival ve turistler tarafından bilinmiyor. Ev arkadaşlarımdan birinin Macar olması sayesinde haberdar olduğumuz Pannonia birçok farklı sahneye ve gruba ev sahipliği yapıyor. 4 gün boyunca devam eden festival arasında Balaton Gölünde yüzebilir, tekne gezintisine çıkabilirsiniz.

 Budapeşte'yi neden tavsiye edersin*
Budapeşte'ye gitmeyi aklının ucundan geçirmeyen birine dahi Budapeşte'ye gitmesini tavsiye ederim Çünkü günün tüm saat dilimlerinde devam eden bir hayat var. Sakin biriyseniz de çok seveceksiniz Budapeşte'yi. Yerinizde duramayan biriyseniz de bayılacaksınız. 
Aa unutmadan giderseniz eğer; benim için de bir Unicum Szilva içmeyi unutmayın. :)


1.İlginç mekan Szimplia.
2.Ring Burger'in Full Extra Burgeri.
3.Tuba ve arkadaşları Pannonia festival alanında pineklerken.
4. Aslanlı Köprü (Chain Bridge-Széchenyi Bridge)
5.Teras katı ve aydınlatmalarıyla ünlü Corvinteto.
 6."İyi ki Budapeşte’deyim” dedirten mekan: Lampas.

London Collections:Men Sonbahar-Kış 2014 #2

London Collections: Men Sonbahar-Kış 2014/2015'in  2.gününden favorilerimle devam ediyoruz. Çok sevdiğim parçaların üzerine mavi yıldızlar iliştirerek... 
Ya total look, ya da  sadece bir ceket ya da ayakkabı. 2014-2015 Sonbaharının gelmesini iple çektiğim-heyecanla beklediğim sezondan en beğenilenler karşınızda.







6 Ocak 2014 Pazartesi

London Collections:Men Sonbahar-Kış 2014-2015

2014 Sonbahar-Kış erkek koleksiyonlarının görücüye çıktığı moda haftası maratonu bugün itibariyle London Collections: Men ile başladı.  Londra'nın kendine has- sokak stiline öykünen tavrı yine podyumdaydı. 1. günün bilançosunda öne çıkan iki markayla başlıyorum posta.  Açılışı saat 10:00'da Lou Dalton yaptı. Lou Dalton, koleksiyonda çiftlik hayatını/havasını nostaljik parçalarla bütünlemişti. Defile boyunca  büyük boyunluklar,  paltolar ve pantolon paçalarının postalların içine sokulduğu bir stylingde modelleri gördük.  Renk paleti de bej ve tonlarındaydı. Lou Dalton'un koleksiyonda  kullandığı kaşmir, kadife gibi kumaşlar koleksiyonu başka bir yere taşımıştı. Özellikle de kadife paltoyla.




Topman Design,  Givenchy'nin başlattığı "gotik" trendi koleksiyonuna taşımıştı. Siyah ve kırmızı rengin hakimiyetindeki koleksiyonda oversize paltolar -özellikle buz mavi olanı hayli dikkat çekici. Kullandığı kumaşlar da öyle. Anlaşılan önümüzdeki sonbahar "modernize-gotik look" Topman Design sayesinde daha da sık görülecek. 




5 Ocak 2014 Pazar

İyi Pazarlar!

 Bu pazar için hangi şarkıyı paylaşsam diye düşünüp taşınırken en iyi şarkı Great Gatsby'den geldi. Müzikleriyle akılları başlardan alan film, bende bu pazar yine etkisini gösterdi(Pazar günü*film günü*Great Gatsby günü) ve İyi Pazarlar bölümünde filmin en güzel anlarından birinde çalan bir şarkıyı paylaşmalı, o şarkı da Young and Beautiful olmalı dedim. Lana Del Rey'den dinliyoruz.
Herkese iyi pazarlar!

(Filmi izlemeyenler varsa mutlaka izlemeli-bu görsel şöleni kaçırmamalı -pek tabi ki içinde birbirinden müthiş şarkılar bulunduran Great Gatsby soundtrack albümünü de) 


Hello, My Name is Paul Smith

Geç gelen bir post belki ama şimdi tam da zamanı. 2014 Sonbahar-Kış koleksiyonlarının sunulacağı London Collections:Men'e 1 gün kala Paul Smith retrospektifi Londra'da olanlar için bulunmaz fırsat. Ben de bu fırsatı yakalayanlardan biri olarak söyleyebilirim ki "muhteşemötesi"
İlk olarak Paul Smith'in hayal dünyası "Paul Smith's Head" bölümü karşılıyor sizi. Bu bölümde Paul Smith'in ilham aldığı her şey bu iki duvarda.  Resimden, modaya, fotoğraftan, grafik çalışmalara herşey var. Vay be! ne zengin bir ilham kaynağı diyorsun görür görmez. Ve saatlerce hayaller dalıyorsun. Bu duvarların tam ortasında ise tam bir sevimlilik abidesi olan Paul Smith'in kartonetten bir fotoğrafı var. Fotoğrafın yanında ise şöyle bir not: Benimle fotoğraf çektirebilirsin!



Sergi 6 bölümden oluşuyor. Benim heyecanla içeriye daldığım alan, bu sergi için özel hazırlanan Paul Smith'in Covent Garden'daki ofisi. Ofis de ayrı bir dünya, ayrı bir ilham kaynağı -ki zaten burdan da çok besleniyor Paul Smith. Bakınız sol köşedeki bolonez soslu makarna baskılı gömlek:)


Serginin diğer alanlarında ise Paul Smith'in yaptığı işbirlikleri- Paris 2014 İlkbahar-Yaz  perde arkasını-hikayesini anlatan video ve koleksiyonlarından örnekler sunuluyor. Çok geniş bir yelpazede işbirliklerini görüyorsun.


 Girdiğin anda hangisine bakacağını şaşırıyorsun. Bu bölümde hayran kaldıklarım: Mini Cooper ve Rug Company ile yaptığı işbirliğinden doğan halı. 


Sergi 9 Mart'a kadar Design Museum'da açık olacak. Ama ben derim ki elini çabuk tut! Çünkü bu sergi kaçmaz.
Sergiden sonra da keyif için Tower Bridge'in hemen altındaki Vault Cafe'ye mutlaka uğra-bir kahve iç!

Serginin bilet fiyatları
Öğrenci:£9.30
Tam:£12.40