Eylül ayı, yenilikler ayı olunca, Vogue'la deyimleşen September Issue'lara göndermede bulunarak, dergilerle başlayalım istedim yeni sezona. Bu konuda ise tam anlamıyla "dergi kurdu" diyebileceğim bir isimden de yardım istedim. O isimle tanıştırayım hemen sizi. Aykun Tasdöner; Men's Health, Trendsetter İstanbul gibi pek çok dergiye yazılarıyla katkıda bulunan, sevdiği işi yapan, dergiler dünyasında kaybolmayı seven bir isim. Kendi deyimiyle parasını dergilere harcayan biri. Aynı zamanda eğlenceli-renkli-dijital dergi tadında kişisel blogu apolloyournextdoorboy.blogspot.com'da lifestyle,sinema ve dergiler hakkında yazılar yazan Aykun, bu kez fashionandgustoblog için dergilerin Eylül kapaklarını değerlendirdi.
"Nedendir bilinmez geçtiğimiz bahardan bu yana –Avrupalı gençlerin dediği türden- “groundbreaking” kapaklar göremez olmuştuk. Sanırım bir konuda hemfikiriz. Moda editörleri her ne kadar tropikal temalardan, kumsallardan, St. Barths ve türevleri bölgelerden hoşlansalar da kış gardıroplarına karşı koyamıyorlar. Sonbahar/ Kış temalı moda çekimlerini bile sahilde yaptıklarını var sayarsak… “Fashion week”lerin eylül ayına yayılışı, editörlerin “En kalın sayı benden çıktı” savaşı, “En süper model benim kapağımda” kavgaları. A list fotoğrafçı kapma yarışı ve en orijinal temalar. Gövde gösterisi başlasın.
Vogue’la beraber artık deyimleşen “September Issue”ların tek bir galibi var: Doutzen Kroes. Models.com tarafından endüstri ikonu olarak gösterilen Kroes aynı anda dört farklı Vogue edisyonuna kapak oldu. Bu yıl 8. Yaş gününü kutlayan Çin Vogue’unda Inez / Vinoodh’a poz verirken çekimleri Nemrut Dağı’nda gerçekleştirilen Hollanda Vogue’u için de Paul Bellaart’ın kamerasının önünde buldu kendisini. İspanyol Vogue’u için Tom Munro ile çalışırken kapağında 60’ların Retro ruhunu yansıtan İtalyan Vogue’u için de elbette Meisel kadrajındaydı. Doutzen aynı zamanda Fransız Elle’in 30 Ağustos sayısının kapağında ve Interview ve Industrie dergilerinin de editöryallerinde bulunuyor.
"Nedendir bilinmez geçtiğimiz bahardan bu yana –Avrupalı gençlerin dediği türden- “groundbreaking” kapaklar göremez olmuştuk. Sanırım bir konuda hemfikiriz. Moda editörleri her ne kadar tropikal temalardan, kumsallardan, St. Barths ve türevleri bölgelerden hoşlansalar da kış gardıroplarına karşı koyamıyorlar. Sonbahar/ Kış temalı moda çekimlerini bile sahilde yaptıklarını var sayarsak… “Fashion week”lerin eylül ayına yayılışı, editörlerin “En kalın sayı benden çıktı” savaşı, “En süper model benim kapağımda” kavgaları. A list fotoğrafçı kapma yarışı ve en orijinal temalar. Gövde gösterisi başlasın.
Vogue’la beraber artık deyimleşen “September Issue”ların tek bir galibi var: Doutzen Kroes. Models.com tarafından endüstri ikonu olarak gösterilen Kroes aynı anda dört farklı Vogue edisyonuna kapak oldu. Bu yıl 8. Yaş gününü kutlayan Çin Vogue’unda Inez / Vinoodh’a poz verirken çekimleri Nemrut Dağı’nda gerçekleştirilen Hollanda Vogue’u için de Paul Bellaart’ın kamerasının önünde buldu kendisini. İspanyol Vogue’u için Tom Munro ile çalışırken kapağında 60’ların Retro ruhunu yansıtan İtalyan Vogue’u için de elbette Meisel kadrajındaydı. Doutzen aynı zamanda Fransız Elle’in 30 Ağustos sayısının kapağında ve Interview ve Industrie dergilerinin de editöryallerinde bulunuyor.
Kapak savaşlarının bir diğer galibi ise anti-model olarak
lanse edilen İngiliz Cara Delevingne. Kate Moss’u tahtından ederken Katie
Grand’ın dergisi Love’ın ve Industrie’nin Sonbahar/Kış, Fransız Numero, Japon Vogue’u ve Amerikan
W’nun da eylül kapaklarında görüyoruz. İnanın bana sevmediğiniz bir modeli bu
kadar sık görmek pek de heyecan verici değil.
Ve süpermodel Daria Werbowy. Brit Vogue’da pek görmeye
alışık olmadığımız Werbowy, Alexandra Shulman’ın sürprizi oldu. Interview’ün
muhteşem “Modeller” sayısının kapağında da Mert/ Marcus’a poz veren 7
süpermodelden biri yine oydu. Ve Bazaar ailesinin en son üyesi Alman
edisyonunun ilk sayısının kapağında da yine o var. Ayrıca Amerikan Vogue’da
“Girls” dizisinden Adam Driver ile İskoç dağlarından sonbaharın rüzgârını
evlere kadar getiriyor.
Bu notlardan sonra
gelelim benim favori Eylül sayılarıma...
Fransız Jalouse kapağında makyajsız ve erkek kıyafetleriyle
“Blue is the Warmest Color”dan Lea Seydoux var. Lea’yı Bruce Weber’in (bana
kızmasın vscocam) kadrajından görüyoruz. Renkler her zamanki tonunda. Üstelik
Seydoux hayvanlar aleminde. Klasik Weber atmosferi sizin anlayacağınız.
Cezbedici masalsılığıyla göz kırpıyor.
Yılın en büyük sürprizi ise az evvel adı geçen Interview’dan
geldi. Interview; Eylül sayılarını 7 süpermodele, Mert/ Marcus ve Karl Temper’a
emanet etti. Naomi, Kate, Daria, Amber, Christy, Linda ve Stephanie. Dergi
internette yayımlanan teaserları göz önünde bulunduracak olursam içerik
anlamında da beni en heyecanlandıran iş oldu. Fabien Baron Eylül sayıları için
endüstrideki tüm modelleri dergide toplamış. Türkiye’ye gelmesi için
sabırsızlanıyorum.
Beni heyecanlandıran bir diğer iş ise Interview’ün Alman ve
Rus edisyonlarından geldi. Üçer kapak halinde çıkan dergilerin en güzeli ise
Driu & Tiago kadrajından yakaladığımız muhteşem kadın Charlotte Gainsbourg.
Yeri gelmişken Trier filmi için gün sayarken Emmanuelle Alt’tan da bir
Gainsbourg atağı bekliyorum.
Kendisini pek beğenmediğimden Saskia de Brauw kapağıyla bence
dünyanın en ilham verici dergisi olan Vogue Paris beni bir parça hayal
kırıklığına uğratsa da “Grunge” temalı 70 sayfalık editöryaliyle beni benden
aldı. (Fihuu, ne yorucu cümle). Grunge’ın sözlük anlamı Mert/ Marcus
kadrajından bize aktarılırken demir gibi soğuk 90lar ruhunu canlandıran isimler
de pek şahane. Andreea, Gisele, Karen Elson, Suvi ve Sky Ferreira. Bu arada
Mert/ Marcus da fotoğrafçı kategorisinden ayın yıldızları.
Close up çekimleri genelde pek cezbedici bulmasam da (itiraf
etmeliyim ki yıldızımın pek de barışmadığı) Amerikan Vogue kapağında Jennifer
Lawrence’ın yer alması bu kapağı ve sayıyı benim için ayrı bir önemli kılıyor.
Sanırım gerçek bir Lawrence fanıyım ve onun için ölüp bitiyorum. Ayrıca Vogue
ve Lawrence kelimelerinin yan yana gelmesi kalbimin ayrı bir hızlı çarpmasına
neden oluyor. Tabii, bir de Lawrence kadar genç yıldızların Vogue kapağına pek
sık uğramadığını var sayarsak… Yine de geçtiğimiz Kasım İngiliz Vogue kapağı ve
çekimleri çok daha iyiydi. Diyorum ya pek beğenmesem de marka ve isim
dolayısıyla fazla laf da edemiyorum. Dergi kalınlığıyla kendi rekorunu kıramasa
da 902 sayfayla sanırım yılın en büyük sayısı.
İngiliz Esquire’dan dev hizmet. Kapakta Craig McDean
lensinden Kate Moss. Moda editörünün dahi İngiliz olduğu kapak Ada’ya övgü
niteliği taşıyor zaten. Baygın ve seksi bakışlarından hiçbir şey kaybetmeyen
Moss ise “Fuck me once shame on you, fuck me twice shame on me” diye bağırıyor.
(Bu arada Kate Moss aynı zamanda Pop’un sonbahar / kış sayısı kapağında da yer
alıyor.)
L’uomo Vogue ateşimi bir anda tavan yaptıracak cinsten. Son
zamanlarda fazlaca popüler olması canımı sıkmaya başlasa da Marina Abramovic ve
10 parmağındaki 10 marifetiyle yüceleştirdiğim James Franco’yu bir arada görmek…
İşte o an saygı duruşuna geçerim ben. Tamam, itiraf etmem gerekirse bu ay kalp
atışlarım hiç yavaş atmadı.
Derginin alternatif kapağında da Louis Garrel var.
Bu da L’uomo Vogue’un arşivimde yer alması için en büyük sebep. Bir kapak nasıl
daha güzel olur diye sorarsanız ise cevabım Daria,Kate,Lara gibi Louis’yi Eva
Green ve Ludivine Sagnier ile yatakta yakalamak olurdu.
Karolina Kurkova’lı minimal Harper’s Bazaar Rusya, Medusa
etkili, Scarlett Johansson kapağıyla Harper’s Bazaar Avustralya içindeki
editöryaller nedeniyle W, Eliazabeth Olsen’ın yer aldığı Dazed & Confused,
Hitchcock
göndermeli sinematografik kapağıyla Vogue Türkiye, kapak renkleriyle Marie
Claire Türkiye de es geçilmemeli.
Liste
içinde sırıtacak ancak “Kentlerin Sineması” temasıyla Altyazı kapağı da bu ay
muazzam."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder